TEVHİDİ DÜŞÜNCE İLMİ YÖNTEMİ AÇISINDAN TÜRKİYE’DE YENİ TOPLUM FELSEFESİ İNŞASI İÇİN GEREKLİ İLMİ UNSURLARI – 1; YÖNTEM (METODOLOJİ)/ TOPLUM KURUCU DÜŞÜNCE YÖNTEMİ

Prof. Dr. Osman ŞİMŞEK

Bir medeniyetin inşası o medeniyetin en başta İctimai (sosyal) ilimlerinden/ilim dallarından oluşur.  Medeniyet kurucu İctimai ilimleri/ilim dalları ise ;felsefe, ictimaiyat(sosyoloji), iktisat, hukuk, siyaset, nefsiyat(psikoloji), tarih/tarih felsefesi, edebiyat, dil, insan ilmi(antropoloji) gibi ilim dallarının kurduğu sistem kurucu bütüncül etkileşiminden meydana gelir(1). Bu yönüyle tüm bu unsurları bir düzen içinde sistem kurucu bütüncüllükle etkileşime sokmak ise ancak bir kurucu yöntem anlayışı ile mümkün olabilmektedir.  Bundan dolayı bir medeniyetin inşasındaki en asli unsur, o medeniyetin “ Kurucu Düşünce Yöntemi” yada “o medeniyetin özgün yöntem bilgisi”dir. Çünkü o medeniyeti kuran ictimai ilim dallarının her birinin iç yapısı, yine  o medeniyetin “ Kurucu Düşünce Yöntemi”nin inşa ettiği bilgi anlayışına göre oluşturulur.  Bundan dolayı bir medeniyet inşasına girişilmede öncelikle o medeniyetin düşünce ve bilgi inşa etme yönteminin oluşumu ile işe başlanabilir. Bu kurucu düşünce yöntemine sahip olunmadığı takdir ise  taklitçi, aktarmacı bir  “yapı” ortaya çıkar ki bunun da zaten “muktedir bir siyaset kurma ve o özgün siyaseti üretme” ile  pek de ilişkisi olmamaktadır.

Bu yazı dizisinde 21.Yüzyıl Yeni Türkiye’sinin ilim ve kültür temelli yeni inşasında, İslam-Türk medeniyetinin özgün ictimai ilim dallarının etkisi her bir yazıda ele alınarak, Yeni Türkiye’nin toplum kurucu yönüne ilmi bir noktadan bakarak, özgün bir açılım ortaya konmaya çalışılacaktır.

Bu yazı dizinin ilkinde İslam-Türk medeniyetinin “yöntem” bilgisinin ne olup ne olmadığı ortaya konularak Yeni Türkiye inşasında yöntem üzerinden Yeni Toplum Kurucu yapı oluşumuna, ilmi bir çerçeve çizilmek istenmektedir.

Türkiye modern Batı düşüncesini 1923 ile resmi olarak benimsedikten sonra pozitivist düşünce ye dayalı salt akılcılık merkezli toplum felsefesini tüm ilim dallarını oluşturmuştur. Böylece akademik düşünce, üniversite kurumu, aydın inşası, devlet kurumları, insan düşüncesi; pozitivist salt akılcı düşünce yapısı ve onun metodolojisine göre inşa edilmiştir. Bugün Türkiye hala(2020 Türkiye’si) hem pozitivist düşünce hem de pozitivist düşünce kök yapısından beslenerek onun anti siymiş gibi görünen hermonotik düşünce ve hermonotik yönteme göre ; devlet aklını, bilim aklını, üniversal eğitimini, tüm sosyal bilim dallarını, insan inşa etme yapısını, milli eğitim sistemini, bürokrat, teknokrat, siyasetçi yetiştirme yöntemini  buna göre devam ettirmektedir. Bu durum ise Türkiye’nin kendisini özgür gösteren ama onu bağımlı, aktarmacı, taklitçi kılan ana sır konudur. Yani Türkiye’nin Toplum Kurucu Düşünce Yöntemi hala Batı’lı olup özgün milli ve dini niteliklerle kök anlamda bir ilişkisi bulunmamaktadır. Bu durum ise Türkiye’yi, içinde bulunduğu durumdan hızla çıkmakta kurucu kültür inşası açısından güçsüz bırakmaktadır. Buna göre TÜRKİYE’NİN EN TEMEL SORUNU  ÖZGÜN DÜŞÜNCE  YÖNTEM SORUNDUR. Bu sorunu TEVHİDİ DÜŞÜNCE VE TEVHİD DÜŞÜNCEYE DAYALI İLMİ BİLGİ İNŞA ETME YÖNTEMİNİ kullanılarak  aşılabilinir.Bu noktadan hareketle TÜM İLİMLERİ  BU YÖNTEME GÖRE İNŞA EDEREK YENİ TÜRKİYE’NİN  YAPISAL OLUŞUMUNA  geçilerek, 21. Yüzyıl Yeni Türkiye’si özgün yapılaşması, ilmi temeller üzerine oturtularak,  moderniteden gelen mevcut yöntem sorunun aşılması  mümkün olabilir.

Bu yönüyle “Tevhidi Düşünce”  ilmi bilgi yöntemi bu güne kadar Türkiye üzerinde Batı’cı politikaların kavramların hâkimiyetinden dolayı kullanılmamış, hatta bilinmesi dahi unutturulmuştur. Tevhit, kıyamete kadar geçerli ilahi bir yöntemi içerdiğinden bu kurucu kavram ile Yeni TÜRKİYE İNŞASI mümkün olabilecektir. Kavram bu özgünlüğe sahiptir.

Tevhidin bir yaşam tarzı ve dünya görüşü içeriyor olması nedeniyle tüm ilimler, ilim dallarının inşası tevhidi düşünceye dayalı yöntem bilgisi(metodoloji) bağlamından hareketle gerçekleştirir. Böylece  “Kainat Düzenin(Sisteminin) Ana Kurucusu “ olma vasfına bağlı olarak Tevhidi Düşünce ilmi yöntemi,   dünya üzerinde uygulanmak üzere gönderilen İslam medeniyetinin kıyamete kadar tüm toplumlara hitap eden  “ictimai düzen kurucu ” yöntem anlayışını ifade etmektedir. Tevhit, bu yöntem (metodoloji) bilgisine sahip olan yönüyle,  genel bir “dünya açıklaması”  mahiyetindedir. Bu yönüyle her şeyin Tevhidi Düşünceye dayalı yöntem bilgisi, ilahi mahreçli bir “açıklama” ve “anlama” bütüncüllüğünü içermektedir. Buna göre Tevhidi Düşünce merkezli bütüncül ilmi yöntemin Kainat merkezli muhtevasının bulunduğu söylenebilir. Bu yönüyle de Tevhidi Düşünce ilmi yönteminin ictimai hayatı düzenleyen ilmi kanunlar ile doğrudan bağlantısı bulunmaktadır. Bu bağlamda tüm dünya ve insanlık üzerinde  kıyamete kadar tüm zamanlarda ve teknolojik evrelerde “Tevhit”, Tevhidi Düşünce İlmi Yöntemi”nin geçerli olduğu çok açıktır. Zaten “Yaratan Rabb’inin adı ile oku” ayetine göre kıyamete kadar geçerli olacak en önce tevhidi yöntem ile “oku”manın gerçekleştirilmesi emridir.  Bu farzdır. Yani bu “oku”ma müslüman insan için mecburidir. Dolayısıyla Müslüman Türk Milleti ve O’nun ilim camiası için mecburidir.  O halde  “Tevhidi Düşünce” yöntem anlayışının toplum sistemi içinde, ictimai hayatı gerçekleştiren ona yöne veren bir ilim anlayışının ve yönteminin olması buna göre  zorunludur. Bu zorunluluğu anlamak ve tüm ilimlerin yöntemini buradan çıkarmak gerekmektedir. Bunun açık uygulamasını da 7.yüzyıl ile 19.yüzyıl arasından İslam’ın üç kıtada Tevhidi Düşünce İlmi Yöntemi ile dünya siyasal düzenine aktif olarak yön vermesindeki uygulamada görmek mümkündür. O dönemlerde;

– ne 18. Yüzyıldaki  “aydınlanma” aktif olarak,

– ne de 19. Yüzyılda ortaya çıkan “pozitivizim yöntemi” dünyada bulunmamaktaydı.

O halde üç kıtadaki siyaseti, düşünceyi(felsefeyi),İctimai yapıyı, hukuku, eğitimi, iktisadi yönetim, tevhit anlayışı ve onun ilmi yöntemi olan Tevhidi Düşünce ilmi yöntem bilgisi ile gerçekleştirilmişti. Böylece İslam’ın iktisadi, siyasi, ictimai toplumsal ilimler başta olmak üzere tüm ilimleri, Tevhidi Düşünceye dayalı bütüncül ilmi yöntem anlayışı ile kıyamete kadar cari bir niteliğe sahip olduğu açıktır.

19.Yüzyıldan sonra sistemleşen Modern Batı Medeniyetinde “Metodolojik Zihniyeti”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tevhit Düşünce ilmi yöntemi;  mana/soyut unsuru üzerinden  başlayarak  maddeye yön vererek, bu ikisinin birlikteliği ile  varoluşun içerisinde bulunan tüm alanlarda birliği, tekliği ifade etmektedir. Böylece tevhit;  “Her şeyde”  iç gelişme yani madde üzerinde, mananın derin iç tesiri ve yön vericiliği aranarak, Herşeyi açıklayan bir genel kainat bilgisini açıklayıcı yöntemedir.

S.Hawking salt akıl yoluyla “herşeyin teorisi” ile geliştirdi. Herşeyi açıklayan bir tek şeyin olduğu noktasına ulaştı. Ancak Herşeyi açıklayan o şeyin Tevhit ve tevhide bağlı oluşan Tevhidi Düşünce Yönteminin birlikçi kainat açıklaması olduğunu görememiştir.

Sonuç olarak Türkiye’nin ana sorununun esasında, bilgi inşa etmedeki yöntem(metodoloji) sorunu olduğu hep gözlerden uzak tutulmuştur. Bu uzak tutulma sonucu Türkiye, 21. Yüzyılda dahi gerçek toplumsal sıçrama yapabilmesi için  gerekli ana hamlenin ne olduğunu perdeleyen  modern sosyal bilimler yönteminin  örtüsüne büründürülerek ana çözüm noktasından hala uzakta tutulmaktadır.  Bunun içinde ;

i- Türkiye’de öncelikle tüm ilim alanlarında hakim olan materyalist pozitivist düşünceden ilmi yöntem inşası ile  kurtarılıp,  Batı’laşmanın ve batıcı oryantalist  salt akılcı  temelli bilimizimciliğin/bilimizci ideolojikleşmenin önünü tıkaması gerekmektedir. Bu eylemi  öncelikle gerçekleştirdikten hemen sonrasında ise Türkiye’nin kendi değerlerine dayalı yani Tevhidi Düşünce temelli  bütüncül bilgi inşa yöntemi ile   kendi  BİLGİ SİSTEMİNİ ve bunun sonucunda oluşan özgün(Türk-İslam kültür değerlerine dayalı)Toplum Düzenini( sistemini) kurmasının imkanını harekete geçirmesi gerekmektedir.

ii- Türk-İslam kültür mahreçli özgün Türkiye,tüm ilim dallarından kıyamete kadar cari olacak olan  kendi düşünce yöntemi yani  TEVHİDİ DÜŞÜNCE İLMİ YÖNTEM ANLAYIŞI ile TÜM  İCTİMAİ İLİM DALLARINI; TEVHİDİ FELSEFE İLMİ, TEVHİDİ İCTİMAİYAT İLMİ, TEVHİDİ NEFSİYAT(psikoloji)İLMİ,… gibi  “YENİ İLİMLERİ inşa ” etmelidir.

iii- İctimai ilim açısından kültürler ve toplumların izafilik taşıması gerçeğine göre Tevhidi İctimai Düşünce, modern pozitivist toplum düşüncesinin Türkiye’de oluşturduğu  liberal-seküler toplum yapılanması yerine tevhidi diğergam toplum yapılanma düzenini(sistemini) inşa edebilecektir.

Tüm bunalra ise   Modern pozitivist/hermonotik liberal bilgi ile oluşan ilim dallarının  Türkiye’de ; taklitçi ve aktarmacı felsefe, sosyoloji psikoloji, eğitim, politika, ekonomi ..bilimlerini oluşturduğundan, bunlar yolu ile Türkiye’nin Batı’ya bağımlılığını sağlamaktadır. Türkiye TEVHİDİ DÜŞÜNCE  İLMİ YÖNTEM anlayışına dayalı yeni bilgi inşası ile son 200 yıl içinde ilk defa bu bağımlılıktan kurtulup özgür Türkiye olabilme imkanına kavuşabileceği söylenebilir.

 

(1) Şimşek,Osman; Tevhidi Düşüncenin Düzen Kurucu “İctimaiyat Felsefesi(Toplum Felsefesi),Sf:70, İctimai Düzenin(Sistemin) Kuruluşunda Tevhidi Düşünce ve Toplum Felsefesi, Edi:O.Şimşek, İlmar Yayınları-3,Ankara,2018,Sf:13-76.

(2):Şimşek,Osman;Tevhidi Düşünce’nin “İlmi Araştırma Yapma”da Bütüncül Yöntem Anlayışı, Sf:164, Tevhidi Düşünce Işığında İlim Dallarının Yeniden İnşası Şurası, Der(Edi):M.Alişarlı-O.Şimşek, İlmar Yayını -4,Ankara, 2018, Sf; 155-186.

(3)Şimşek,Osman;Medeniyet ve Sistem İnşa Edici Vasfıyla Tevhidi Düşünce, İlmar Yayını-1, Ankara, 2016, sf: 39.