BİLGİ TOPLUMU VE TEKNOLOJİ

Bilgi, insanlık için zamanlar ötesi kıymeti değişmeyen bir olgudur. Bundan dolayı tüm toplumlar, insanlık ailesine yön verebilmek için bu konuda en gerekli unsur olarak ileri bilgi düzeyine sahip olmaları gerektiğini bilmektedirler. Bu ileri bilgiyi elde edebilen toplumlar, dünya sistemine yön verebilmektedir. Bu da ancak özgün ve çağa yeni bakış açısı sunabilmeyi öğreten bilgiyi geliştirmekten geçmektedir. İnsanlık âlemine kendi zamanlarında yön verici medeniyetler, ileri bilgi düzeyi üzerinden; teknik, teknoloji, buna bağlı ekonomi, siyaset, özgün sosyal düşünce, kültür ve medeniyet geliştirerek, bunu çağın en ileri aydın insan tipi ile sosyal sistemini ortaya koyarak sağladıkları görülmüştür. Bundan dolayı bir medeniyet açısından bilgi; maddi alanda ileri teknoloji üretmesine, sosyal alanda da çağının insan ve toplum yapısına, kendi kültür anlayışı çerçevesinden özgün model sunarak, bunu hayata geçirebildikleri oranda onların liderliğini sağlayabilmiştir.

Hz. Adem (As.)’dan günümüze değin dünya üzerinde ağırlıklı olarak üç ana toplum yapısının varlığından söz edilir.

1-Tarım Toplumu,

2-Sanayi Toplumu,

3-Bilgi Toplumu dur.

İnsanlık tarihi, Hz. Adem (As.)’dan başlayıp 18. yüzyıl sürecine değin, toprağa bağlı tarım toplum yapısı sürecini yaşamıştır. Bu toprak ve tarıma bağlı toplum yapısında, üretim anlamında bilgi; toprak işlemesine dayalı tarım teknolojisini ortaya koyan bir mahiyette olduğundan teknoloji, bu yönde emek yoğun yapıyla bütünleşmiş bir tarzda yapılanmıştı. 19. yüzyılda ise Batı da insanlık tarihinin daha önce görmediği makina kullanımına dayalı sanayi toplumu yapısının oluşmasına bağlı olarak, ikinci toplum yapısı denen makina ve makina teknolojisini üreten teknoloji ve onun oluşumunu sağlayan “bilgi” sistemi gelişmiştir.

Bu modern dönemde ya da sanayi toplumu yapısında makina ve üretim teknolojisi son derece önem kazandı. Bunu geliştiren rasyonalist bilgi/pozitivist bilgi bu dönemin ana itici gücünü oluşturdu. Bu rasyonalist bilgi; salt akla dayalı bir bilgi olup, toplumun maddi gücünü ve teknolojik alt yapısını geliştirme üzerine kurgulanmış bir mahiyete sahip olarak “bilgi-teknoloji” ilişkisi yeni bir boyuta taşınmıştır. Bilgi, materyalizm üzerine kurgulanmıştır. Materyalist medeniyetin ürettiği maddeci bilgi, sanayi toplumu ortaya çıkarmasına bağlı olarak Batı medeniyetinde sanayi toplumu, 19.yüzyılda başlamış 1945’lere kadar “bilgi-teknoloji” ilişkisi makinanın gelişimde giderek daha hassas rol yüklenerek, ince ayar teknolojik ürünlerin kullanılmasına yol açmıştır. Bu manada söz konusu gelişme; kimya, mühendislik, fizik, optik, biyoloji, ilaç, elektrik ve otomasyon sahasında yani maddi alanlardaki bilginin gelişmesi ve bununda teknolojiye yansıtılması sonucunu ortaya çıkarmıştır. Maddi mahreçli bu bilgi, yine maddi teknolojiye etki ederek, maddi toplum yapısının “materyalist düşünce merkezli gelişmesine aracılık etmiştir.

1945-1995 arası döneme modern Batı’da enformasyon toplumu denmektedir. Ancak bu dönemi de kendi içinde ikiye ayırarak ele almanın gereği bulunmaktadır. Her iki dönemin ortak özelliği maddeci bilgi yapısı olmakla birlikte, ayırt edici fonksiyon, bilgisayar alanında görülmektedir.

1945-1989/95 aralığında bilgisayarlar merkezi bir konumdayken, 1989/95 sürecinden sonra ise ağ teknolojisi/bilgi toplumu/dijital ekonominin hakim olduğu, hayatın her aşamasına girmiş bilgisayar teknolojisine dayalı “yeni toplum” yapısı ortaya çıkmıştır. Bu toplum yapısında “bilgi merkezi” bir konumda bulunmaktadır. Bilginin oluşturucu kaynağı yine pozitivizm ve yine materyalist bakış açısının hâkimiyeti söz konusudur. Bu anlayışa göre oluşan üçüncü toplum yapısı da bilgi toplumu” olmaktadır.

Bilgi toplumundaki bilgisayar teknolojisine dayalı enformasyon toplumunda toplumsal statü, ekonomi, ekonomi zihniyeti, ahlak, iktidar, egemenlik, hegemonya bilgi üretmeye bilgiye yön vermeye ve bilgi hâkimiyetine bağlı olarak geliştiği görülür. Yeni toplum, bilgi teknolojilerine dayalı materyalist, egoist ve hedonistik arzuları kamçılayan bir bilgi ahlakına sahip toplum olarak oluşmuştur. Bu durum modern ve hatta post modern sürecin teknik anlayışın, teknolojik yapısına yön vermeye yeni bilgi ile girmiştir. Bu durumun öte yandan da Batı medeniyetinin insan-ahlak-medeniyet krizinin oluşmasına da yol açmış olduğu söylenebilir.

İLMAR bu yeni dönem de, bilgiyi TEVHİDİ açıdan ele alarak tümevarım ve tümdengelim birlikteliğine bağlı iki boyutlu, bütüncül sistemde üretme kabiliyetine sahip İslam Medeniyetinin bilgi üretme potansiyelini kendi öz güveninden harekete geçiren bir bakışla, teknolojiyi üretmek ve buradan dünyaya sosyal düşünce model sunma çalışmasının gerekliliğine ihtiyaç duyan bir yaklaşımla konuyu ele alan bir bakış açısına sahip olduğu söylenebilir. Teknoloji ve bilginin, Tevhidi düşüncesine göre üretilmesinin önündeki pozitivist ve materyalist önyargının eksiklerini ortaya koyan bir uğraş içinde bulunarak aynı zamanda konu ile ilgili tekliflerini de kamuoyu ile paylaşmayı hedeflemektedir.